DOLAR 32,2606 0.03%
EURO 34,8149 0.28%
ALTIN 2.399,520,28
BITCOIN %
İstanbul
18°

PARÇALI BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

adana haber - agrı haber - haber ajansı - akdag haber - akit tv haber - almanya haber - ana haber bülteni - news haber - ankara haber - arabistan haber - asayiş haber - spor haber - ataköy haber - avrupa gazetesi - avustralya haber - aybastı haber - azerbaycan haber - bağdat haber - bartın haber - başakşehir haber - basın bülten - batum haber - bayburt haber - beykent haber - bilişim haber - boomerang haber - çankırı haber - cnbc haber - cnn haber - dobra haber - doğuş gazetesi - dolunay haber - doruk haber - dünya haber merkezi - ermenistan haber - flash haber - fox haber - fox tv haber - fransa haber - gazete gündem - gaziantep haber - gaziantep haber - giresun haber - global bülten - gümüşhane haber - gümüşhane manşet/a> - gürcistan haber - haber28 haber - 365 haber - 365tv haber - haber60 haber - haber ajansı - haber aktif - best haber - birgün haber - objektif haber - haber özetleri - sizin haber - hakkari haber - hep haber - ığdır haber - ılgın haber - ingiltere haber - internet haber - iskenderun haber - istihbarat haber - kadının sesi haber - kanada haber - kanal24 haber - kanal7 haber - kanal a haber - kanal t haber - kapsam haber - karadeniz haber - karamürsel haber - kazakistan haber - kent haber - kıbrıs haber - kıbrıs tv haber - küçükçekmece haber - maçka haber - madtv haber - magazinpress haber - makedonia haber - malatya haber - megachannel haber - merkez ana haber - muş haber - olay tv haber - öncü haber - özbekistan haber - özgür haber - özlem haber - parti haber - pause haber - polis haber - samsun gazete haber - sandıklı haber - seçim haber - sendika haber - show haber - show tv haber - sivil haber - star tv haber - suriye haber - tatil haber - teşkilat haber - tokat gazete haber - trt1 haber - türkistan haber - tv5 haber - tvnet haber - ultra haber - ulusal bülten haber - ulusal kanal haber - vatan haber - uluslararası haber - yerel bülten haber - yeryüzü haber - zaman haber - adalet haber - adana gündem haber - alem haber - aliağa haber - amasya haber - anadolu manşet haber - ankara güncel haber - antalya haber - antep gazetesi haber - askeri haber - aydın haber - bağcılar haber - basın haber - beylikdüzü haber - beypazarı haber - beyşehir haber - bodrum haber - bomba haber - bozkır haber - cep haber - çeşme haber - denizli gündem haber - doğubeyazıt haber -elbistan haber - erzurum gündem haber - evrensel haber - evrim haber - gaziantep bülten haber - girişim haber - gölbaşı haber - 365 haber - 44 haber - 73 haber - 77 haber - aksiyon haber - arşiv haber - bir haber - channel haber - karadeniz haber - özet haber - port haber - sosyal haber - haber yazıyo - haber yelkeni - hemen haber - istanbul haber - istanbul son haber - kandıra haber - kars manşet haber - kayseri manşet haber - magazin tv haber - merzifon haber - nesil haber - news haber - onay haber - ordu manşet haber - şafak haber - samsun manşet haber - sarıyer haber - sarıyer son haber - sky haber - tarım haber - taşova haber - trabzon manşet haber - video haber - yükseliş haber - zafer haber - küre haber - haber - haber - anadolu haber - antakya haber - çarşamba haber - aksiyon haber - haber turu - ulusal haber - internet gazetesi haber - millet gazetesi haber" - moda haber -organik haber -smart haber -terme haber - zara haber
Vakanüvis’in kaleminden: Solcular karşıysa o iş memleket hayrınadır
13 okunma

Vakanüvis’in kaleminden: Solcular karşıysa o iş memleket hayrınadır

ABONE OL
27 Nisan 2024 00:21
Vakanüvis’in kaleminden: Solcular karşıysa o iş memleket hayrınadır
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Solcular karşıysa o iş memleket hayrınadır

Vakanüvis

Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 17 Nisan 1993 tarihinde aramızdan ayrıldı. Yenilikçi, vesayet karşıtı, sivil, yerli, muhafazakâr, dindar kimliğiyle öne çıkan merhum Turgut Özal, bürokrasideki görevleri döneminden başlayarak, Bakanlık, Başbakanlık ve devirlerinde sürekli belli bir kesimin hedefi olmuştu. Kendilerini “solcu” olarak adlandıran odaklar için Turgut Özal her zaman acımasızca eleştirilecek bir siyasi figürdü.

Namaz kılıyor diye “takunyalı” lakabı takmışlardı

Dr. Ömer Baykal’ın, Akademik Hassasiyetler Dergisi’nin 2019 yılı 6’ncı sayısında kaleme aldığı, Türkiye’de Siyasetin Konsolidasyonu: Turgut Özal Dönemi” başlıklı makalesinde, Özal’ın inanç ve ideoloji dünyasına ilişkin değerlendirmeler yer alıyor. 13 Ekim 1927 tarihinde Malatya’da Mehmed Sıddık Bey ve Hafize Hanım’ın ikinci çocuğu olarak dünyaya gelen Turgut Özal, münevver bir babanın ve Anadolu değerlerini içselleştirmiş bir annenin ellerinde büyümüştü. Babası Sıddık Bey uzunca süre medrese talimi görmüş, dinî bilgisi kuvvetli, Osmanlıca, Arapça ve Farsçaya hâkim birisiydi. Sıddık Bey aynı zamanda, Osmanlı sonrası dönemin yeni mantalitesiyle kurulmuş Milli Eğitim’de öğretmenlik de yapan bir isimdi. Özal’ın annesi Hafize Hanım da namazında, niyazında klasik bir Anadolu kadınıydı.

İşte Özal’ın hayatı boyunca ibadetlerine olabildiğince dikkat eden pratiklerinin temeli, bu Anadolu ailesinin ortamında şekillenmişti. Özal, hele de 30, 40 yıl öncesi Türkiye’sinin “verili ortam”ında bile ne bürokraside ne de siyasette ibadet pratiklerini saklamamış, dindar olduğunu gizlememişti. Onun bu özelliği, bürokrasi, siyaset, iş dünyası, akademi ve medyada kendisine her zaman mesafeli davranılmasına yol açıyordu. Gazeteler ve mizah dergilerinde karikatürist ve yazarlar, bu özelliklerinden dolayı kısa sürede Özal’a ve çevresindeki ekibe, “takunyalılar” lakabını takmış, sürekli dindarlıklarını eleştiren, hakaretamiz yaklaşımlar ortaya koymuşlardı.

“Solcu yatağı DPT”de dindarlığını gizlemiyordu

Özal’ın, hayatı boyunca “Ne derler?” bariyerine fazlaca takılmaması, muarızlarının sürekli tepkisini çekiyordu. 27 Mayıs darbesi sonrasında kurulan, komünist Sovyet tarzı bir planlamacılığı esas alan, bu özelliğiyle de solcu uzmanlarla doldurulan Devlet Planlama Teşkilatı’na Adalet Partisi Genel Başkanı, Başbakan Süleyman Demirel tarafından adeta “kazara” müsteşar olarak atanan Turgut Özal, buradaki kadronun sürekli direnciyle karşılaşmıştı. Özal ise bunlara takılmamış, birçoğu dindar çevrelerden gelen gençlerle yakın bir çalışma ekibi kurmuştu. Uzunca bir süre solun hâkim olduğu bir kurumda Özal, üst düzey bürokrat olarak günlük namazlarını kıldığı gibi, Ramazan aylarında oruçlarını tutmaktan da geri durmamıştı. Aynı dönemde DPT’de çalışan, sonrasında ise gazeteci olan Emin Çölaşan, Turgut Özal’a bütün siyasi hayatı boyunca muhalif bir tutum sergilemiş, sık sık DPT günlerindeki dindar Özal portresini de anekdotlarla anlatarak eleştirmişti. Özal’ın her döneminde hakaret edecek lakaplar bulan basın, yıllar sonra da ona “Çankaya’nın şişmanı” diyecekti.

“Biz niye geriyiz, bu gelişmeler bizde niye olmasın?”

Özal’ın, Cumhuriyet’in kuruluşundan sadece dört yıl sonra başlayan hayatında, ülkede geri kalmışlıkla ilgili gördükleri, ileriki yıllarda yetki sahibi olduğunda icraatlarının itici motoru olmuştu. ABD başta olmak üzere yurt dışında geçirdiği zamanlar, Özal’ı derinden etkileyecekti. Oğlu Ahmet Özal, babası ile yaptıkları Amerika seyahatlerinde kendisine, “Biz niye geriyiz? Biz niye bunlara Türkiye’de sahip olmayalım? Sen dünyayla yarış edebiliyor musun? Başka ülkelerle yarış edecek adamların var mı?” dediğini, babasının beşerî ve fizikî kalkınmaya önem vermesinde bu seyahatlerinin büyük tesiri olduğunu anlatmıştı.

Turgut Özal’ın; Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı döneminden başlayarak sergilediği yenilikçi yaklaşımları, ülke ve millet menfaatini önceleyen politikaları, inanç özgürlüğüne alan açan duruşu, vesayet odaklarıyla elden geldiğince mücadele etmesi, “müesses nizam”ı rahatsız edici özellikleriydi. Yurt içinde; kamu ve özel sektör arasında, sınırlı sayıdaki kişi ve grupların elinde, geniş halk yığınlarının aleyhinde işleyen ekonomiyi, rekabetçi bir konuma taşımak istiyordu. Bu durum; sınırlı, kalitesiz ve pahalı malları, yüksek gümrük duvarları aracılığıyla korunaklı bir biçimde ülke içerisinde, kendi vatandaşlarına pahalı satan odakları, onlarla içli dışlı bürokratik ve siyasi merkezleri rahatsız ediyordu. Basın da, kendisini reklamlarıyla ayakta tutan bu çevrelerin istediği içerikte medyatik üretimlerle sürekli Özal’la uğraşıyordu.

“Solcular ne derse tersini yaparım”

“Basın özgürlüğü” adı altında en ağır eleştirilere maruz kalan, yaşam biçimi ve dini pratikleri eleştirilen, çok satan gazete ve dergilerdeki karikatürlerle kişilik haklarına saldırılan Özal, bu çevrelerin neden böyle davrandığını gayet iyi biliyordu. Verdiği bir röportajda “solcular”la ilgili şunları söylemişti: “Ben bir icraat yapacağım zaman, sol kafaların yazdıklarına bakarım. Eğer hiç sesleri çıkmıyorsa o projeyi rafa kaldırırım. Yarısının sesi çıkmıyor yarısının çıkıyorsa o projeyi yeniler öyle yaparım. Bütün solcular projeyi engellemek için yaygara yapıyorsa hiç kimseyi dinlemem, o projeyi aynen yapar ve bitiririm. Çünkü bilirim ki o proje memleket için hayırlara vesiledir.”

Filistin’i tanımaya direnen bürokrasiyi dinlememişti

Turgut Özal, dış politikada da Türkiye’nin inanç coğrafyasını, zengin imparatorluk mazisini dikkate almaya özen gösteren bir yaklaşım içerisindeydi. Filistin konusunda çok duyarlı olan Özal, Filistinli önderlerle daima yakın ilişkiler kurmuştu. Özal Hükümeti, 15 Kasım 1988’de, sürgünde ilan edilen Filistin Devleti’ni ilk tanıyan ülke olmuştu. Merhum Özal bu kararı alırken, devletin değişik kademelerinden, özellikle de Dışişleri ve askerî bürokrasiden büyük direnç görmüş ancak “Demokrasilerde son sözü seçilmiş iktidar söyler.” diyerek itirazları geçersiz kılmıştı. Özal, yine bürokrasi direnci ve medyanın eleştirilerine rağmen Müslüman Arap dünyasının geneliyle de iyi ilişkiler kurmuştu. Ayrıca, Özal dönemine kadar alt statüde iştirak edilen İslam Konferansı Örgütü’ne eşit statüde katılım da onun döneminde gerçekleşmişti.

Turgut Özal’ın vesayet odaklarına yönelik önemli bir başka adımı da Genelkurmay Başkanlığı için adeta otomatiğe bağlanan atama sistemini geçersiz kılması olmuştu. Özal, 1987 yılı Temmuz ayında emekli olan Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ yerine, TSK’nın tavsiye ettiği Necdet Öztorun’u değil, Necip Torumtay’ı atayarak, o güne kadar “tavsiyeleri” her zaman dinlenen askeri bürokrasi geleneğine esaslı bir darbe indirmişti.

Özal: 2000’li yıllarda devlet güçlenecek, vatandaş değer kazanacak

Siyaset yaptığı yılların büyük bir bölümünde; geçmişin ve döneminin politika anlayışından, bürokratik baskılardan şikayet eden Turgut Özal, Cumhurbaşkanlığının ilk aylarında yaptğı bir konuşmada, Türkiye’nin 2000’li yıllarda çok daha iyi bir noktada olacağını dile getirmişti: “Devlet, serbest sistemi düzenleyen olacaktır. Hürriyetçi, serbest ortamda vatandaşa değer verecektir. İnsanları doğru işler için teşvik edecektir. İnsanlar sivil yaklaşımlarla işleri daha iyi yerlere götürecektir. Devlet sadece, işlerin geniş bir çerçevesini çizecektir. Özgürlükler, din ve vicdan hürriyeti, fikir ve düşünce hürriyeti, teşebbüs hürriyeti ilerlemeyi getirecektir.”

Özal bu hedefe ulaşmada, kurduğu Anavatan Partisi’ne de büyük bir önem atfetmekteydi. ANAP’ın iç çekişmelere sahne olduğu bir dönemde yaptığı konuşmasında, “Allah bizi diğer partilerin düştüğü akıbete hiçbir şekilde düşürmesin. Allah göstermesin, Anavatan’a bir şey olduğu takdirde Türkiye’nin başına gelecek şeyleri şu günden görür gibi oluyorum. Çünkü karşımızdakilerin durumunu, fikirlerini, tutarsızlıklarını biliyorum.” demişti. Gerçekten de Turgut Özal’ın 1993 yılında vefatının ardından Türkiye, 28 Şubat Süreci’ne girmiş, özgürlükler baskılanmış, ekonomik olarak da iflas noktasına gelmişti.

“Sivil ve dindar Cumhurbaşkanı”

Merhum Turgut Özal, bütün bu düşünceleri, inancı ve hayat pratiğiyle millet nezdinde “bizden biri” algısına sahip olmuştu. Modern, liberal ve reformist karakterine rağmen sahip olduğu “muhafazakâr suret” Özal’ı, yerli ve sempatik bir siyasetçi ve devlet adamı haline getirmişti. Özal; toplumun geniş kesimleri ile buluşabilen, devletin en sert yüzünü bile yumuşaklıkla sergileyebilen, şefkâtli olduğu duygusu uyandıran, vatandaşlarla sıcak ilişkiler kurabilen biriydi. Turgut Özal’ın halk nezdinde daima bir kredisinin olmasının en temel nedenlerinden birisi ise kişisel hayatında dine, dindara ve dini inanca hürmet eden, özellikle başörtüsü konusunda yasakçı tutumlara direnen bir kişi olmasıydı. Celal Bayar hariç asker kökenli, seküler şahsiyetli Cumhurbaşkanları tarafından temsil edilen sembol makam Çankaya Köşkü, Özal’ın Cumhurbaşkanlığıyla birlikte olabildiğince sivil ve İslami bir kimlik kazanmıştı. Onun şu sözü akıllara kazınmıştı: “Cumhurbaşkanı oldum diye namazı mı terk edeceğim?”

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP
deneme bonusudedektifdeneme bonusu veren sitelerfixbetfixbetantalya escortmatadorbethukuk forumDijital Pazarlama Ajansıescort gaziantepescort gaziantepizmir hazır betonhaberankara laptop alım satımistanbul evden eve nakliyatdonanımözel dedektifescort bayanwebmaster forum